İki Milyon İstanbulluyla, Yeniden Milli İrade
30 Mart 2014 yerel seçimlerine bir hafta kala, Yenikapı Meydanı’nda 2 milyon İstanbullu, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldi.
30 Mart 2014 yerel seçimlerine bir hafta kala, Yenikapı Meydanı’nda 2 milyon İstanbullu, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldi.
İl Başkanlığımız tarafından düzenlenen ve İBB tarafından İstanbul’a kazandırılan Yenikapı Meydanı’nda yapılan “Yeniden Milli İrade Mitingi” tarihi anlara sahne oldu. İstanbullular, Yeni Türkiye için doldurdukları alanda büyük bir coşkuya ortak oldular.
Mitinge, İl Başkanımız Aziz Babuşcu, Bakanlarımız, Milletvekillerimiz, İl Yürütme ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, İlçe Başkanlarımız, Belediye Başkanlarımız, Belediye Başkan Adaylarımız ile teşkilat mensuplarımız katıldılar.
Milli İradenin Üstünde Hiçbir Güç Kabul Etmiyoruz
İl Başkanımız Aziz Babuşcu, “Recep Tayyip Erdoğan’sız bir siyaset zemini tanımak isteyenlere karşı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olduğunu haykırmak üzere bu tarihi meydanı dolduran sevgili İstanbullular, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.” diyerek başladığı konuşmasında, “Biz bu güne kadar İstanbul’un en büyük meydanlarında milli iradeyi haykırdık. Milli iradeye vesayet koymaya çalışanlara karşı her defasında “milli irade” dedik. Ama bugün bir başka, bu meydan yeni bir meydan. Burası Yenikapı ve yeni Türkiye için bu meydanı doldurduk. Bizler Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşları olarak onun karsısında bir araya gelen şer cephesine karşı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte yürüyeceğimizi bu meydandan bütün dünyaya haykırıyoruz. Milli iradenin üstünde hiç güç hiçbir otorite kabul etmiyoruz. Ve biz sadece rükuda boyun eğen Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşlarıyız. Bu tarihi meydana, bu tarihi ana şahitlik etmek için bu alanı dolduran hanımefendiler, beyefendiler, gençler, biz üç aydır sokaklarda mahallelerde gece gündüz çalışıyoruz. Sizler çalışıyorsunuz. Emeğinizi samimiyetinizi ortaya koydunuz. Sizleri gönülden selamlıyorum.” dedi.
İstanbul Tesadüflere Terk Edilemez
Mitingde bir konuşma yapan İBB Başkanımız Kadir Topbaş, İstanbul'un başka bir şehir olduğunu, bu kentin müjdelenmiş, emanet bir şehir ve Türkiye'nin özeti olduğunu dile getirerek, “Böyle bir şehirde yaşamak, yönetimde bulunmak bir ayrıcalık ama ciddi de sorumluluk getirmekte. İstanbul tesadüflere terk edilemez, maceralara sürüklenemez, 'ne olursa olsun' diye kaderine bırakılamaz. Her daim size hizmet ederken her alandaki sorunları çözmeye çalıştık. Ulaşımdan alt yapıya, çevreden sağlığa kadar İstanbul'un her alanında hizmet izlerimiz var. Metro, biyolojik arıtma tesislerimiz, yepyeni parklar hep bizim eserlerimiz. Vatandaş olarak sizin bize verdiğiniz yetkinin sonucu. Bunları siz yaptınız, sizin eserleriniz." ifadelerini kullandı.
Genel Başbakanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına, Necip Fazıl Kısakürek'in, "Şarkımız Bizim" şiirinden, "Kırılır da bir gün bütün dişliler/Döner şanlı şanlı çarkımız bizim/Gökten bir el yaşlı gözleri siler/Şenlenir evimiz barkımız bizim. Yokuşlar kaybolur çıkarız düze/Kavuşuruz sonu gelmez gündüze/Sapan taşlarının yanında füze/Başka alemlerle farkımız bizim. Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman/Görürler nasılmış, neymiş kahraman/Yer ve gök su vermem dediği zaman/Her tarlayı sular arkımız bizim. Gideriz nur yolu izde gideriz/Taş bağırda, sular dizde gideriz/Bir gün akşam olur, biz de gideriz/Kalır dudaklarda şarkımız bizim" dizelerini okuyarak başladı.
Tüm Dünya İstanbul'u İzliyor
Başbakanımız Erdoğan, Gazze, Ramallah, Kudüs, Mekke ve Medine'yi selamladığı konuşmasına şöyle devam etti: "Bütün kardeş ülkeleri, bütün kardeşimiz, dostumuz şehirleri buradan selamlıyorum. Kardeşlerim, bugün Türkiye bizi izliyor, İstanbul'u izliyor. Bugün tüm dünya İstanbul'u izliyor. İstanbul, Gazze'nin yetimleri, Ramallah'ın öksüzleri bugün seni izliyor. Şu anda Kabe'nin etrafında tavafta olanlar size dualar ediyor. Diyorlar ki; '30'unun akşamında müjde bekliyoruz, İstanbul'dan müjde bekliyoruz, Türkiye'den müjde bekliyoruz'. Onun için 30 Mart bir başka güzel, bir başka önemli."
İhraç Ettikleri Kişiyi Şimdi İstanbul'a Aday Yaptılar
Başbakanımız Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu dönemi hatırlatarak, şunları anlattı: "Tabii böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu o zaman. Baykal, genel başkan. O da yanında klasörün önünde poz veriyor. Klasörün sırtında ne yazıyor 'Yolsuzluk'. Kimin klasörü? Şu anda İstanbul'da büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterdikleri zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler. Hırsız ya, yolsuzluklar içerisinde ya... O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler İstanbul'a büyükşehir belediye başkan adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum, klasörü sen hazırlattın, sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı İstanbul'a, ihraç ettiğiniz halde, büyükşehir belediye başkan adayı yapıyorsun. Bunlar felç olmuş felç. Ne yapacaklarının farkında değiller. Biz, İstanbul'a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik; yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. Zira biz bu milletimizin dertlisiyiz, biz bu milletimize aşığız."
Biz Sandıksız Bir Demokrasiyi Asla Kabul Etmedik
Başbakan Erdoğan, “Bizim iktidarımız asla bir ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır.” dediği konuşmasında şunları kaydetti: “Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Bu anlayışla bizler bu mücadeleyi sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Parası olanın, gücü olanın, makamı, mevkisi olanın iktidar sürdüğü bir ülke olmayacak Türkiye. Elinde gazetesi, televizyonu olanın, çetelerin, mafyanın, cuntanın hakimiyeti artık Türkiye'de sona ermiştir. Biz, milletin kararına rağmen Türkiye'yi sürekli olarak farklı bir şekilde ele almaya çalışanlara gereken dersi sandıkta veriyoruz. Epey bir zamandır bir şarkı tutturdular, ne diyorlar? 'Demokrasi sandıktan ibaret değildir'. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Sizin saltanatınızdan öyle mi? Paranızdan, pulunuzdan öyle mi? Doğru... Bunlar öyle alıştılar. Dünyadaki ağababaları da bunlara böyle çanak tuttu. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Bu ülkede sandığa laf etmenin, sandığa rıza göstermemenin tek bir anlamı var; o da darbedir."
Milli İradenin Çalınmasına Karşı Dimdik Duruyoruz
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, faşizan, baskıcı, 27 Mayısçı blok ile mücadelelerini sürdürdüklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin yapısını demokrasi dışı yollarda dizayn etmek isteyenlere karşı fırsat yok. Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında milleti ve millet iradesini tahkir eden bir dille konuşuyorlar. Benim meselem, milletimin hak meselesidir, benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz, hukuku çiğnemek isteyenlere karşı dik duruyoruz. Biz, yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milletin malının çalınmasına karşı 12 yıl dik durduk, milli iradenin de çalınmasına karşı dimdik duruyoruz."
Millet Düşmanlığına Geçit Vermeyeceğiz
Muhalefetin milletin hayalleriyle, milletin kutsal değerleriyle, manevi değerleriyle sorunları olduğuna değinen Başbakanımız, “Sandığa saldırmaları, sandığı değersizleştirmeye çalışmaları işte bu yüzden. Türkiye normalleştikçe, vesayetin gölgesi siyasetin üzerinden kalktıkça, millet siyasetin yegane sahibi oldukça bunların sandığa karşı alerjileri giderek arttı. Sandıktan ümitlerini kestikçe şirretleşiyorlar. Kalplerinde, zihinlerinde 27 Mayıs özlemiyle yaşıyorlar. Sandığı devirerek, elde etmek istedikleri iktidarın hayaliyle yaşıyorlar. Her on yılda bir yapmaya alıştıkları gibi, yine milletin önünü kesmeye çalışıyorlar. Ama başaramayacaklar. Kesinlikle başaramayacaklar. Meşru iktidarı sokakta devirmenin hesaplarını yapıyorlar. Sokak şiddetini, 'demokratik protesto hakkı' diye yutturmaya çalışıyorlar. Buradan milletime bir kez daha sesleniyorum; sizin hakkınızı, hukukunuzu korumakta en ufak bir tereddüt göstermedim, göstermeyeceğiz. Bu demokrasi düşmanlığına, millet düşmanlığına, seçkinlik duygusundan ötürü bu kibre geçit vermeyeceğiz." diye konuştu.
Durmak Yok Yola Devam
3. havalimanı ve Kanal İstanbul gibi büyük projeler hakkında açıklamalar yapan Başbakanımız, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Şimdi üçüncü havalimanını yapıyoruz, maliyeti ne 46 milyar dolar. Cebimizden bir kuruş çıkmıyor. 20 yıl çalıştıracaklar, 20 yıl sonra devlete teslim edecekler. 46 milyar dolar... Sen bu iktidara nasıl yolsuzlukla yüklenirsin? Adam utanır, sıkılır. Hayatında bunlar üç koyun gütmedi ki. 'Durmak yok yola devam' dedik, devam edeceğiz. 'Kanal İstanbul' dedik. Adam Kanal İstanbul'dan rahatsız, her türlü imkanlarıyla bunların kendi STK'ları var. Onlarla gelirler, gösteriler yaparlar, bilmem ne yaparlar... Biraz kendinize gelin, şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız, yıkarsınız başka bir işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava, hep aynı hava. Bunların yaptığı bu. Adı da ne? 'Demokrasi, özgürlük!' Tencere tava ile demokrasi olur mu? Özgürlük olur mu ya? Onunla ancak huzursuzluk olur. Bu zihniyette olanlar da sokaklarda, yollarda çirkin hareketler yapmakta. 12 yıl boyunca hırsızların, art niyetlilerin, farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 12 yıl boyunca yetimin, öksüzün hakkına el uzatılmamasının bu noktada teminine çalıştık."
3. Dünya Ülkesi Değiliz
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Twitter'a tedbir amaçlı erişim engeline değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Twitter, yargının aldığı kararlar nedeniyle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından erişime kapatıldı. Yargının aldığı kararlar nedir? Bir vatandaşımız, bir hanım kardeşimizle ilgili Twitter'da son derece alçakça, son derece hayasızca ve edepsizce twetler atılıyor. Yani özel hayatın korunması diye bir olay var. Bunlarda böyle bir şey yok. Bu şahıslar, mahkemeye başvuruyor. Bu hakaretlerin, bu rencide edici, aile düzenini sarsıcı içeriklerin kaldırılmasını istiyor. Mahkeme bunların kaldırılması hakkında hüküm veriyor. Bu hükmü, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na bildiriyor. TİB ne yapıyor? Twitter'a diyor ki; 'Bak böyle mahkeme kararları var, şikayet var, bundan mağdur olan insanlar var, bu içeriği kaldır' diyor. Medya, bunu iyi dinle. Günlerdir köşelerinizde, televizyonlarda yalan, yanlış yorumlar yapıyorsunuz. Ama Twitter bunu umursamıyor ve olay bana geliyor. Ben de diyorum ki kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. 'Ne gerekiyorsa bunu yapın' diyorum. Bir defa bütün dünyanın bilmesini istiyorum. Twitter, ABD anayasasına, yasalarına uyuyor. İngiltere'nin kurallarına uyuyor, Almanya'nın, Rusya'nın, Çin'in, Hindistan'ın diğer birçok devletin kurallarına uyuyor, bu ülkelerle iş birliği yapıyor. Ama mesele Ukrayna olunca, Mısır olunca, Türkiye olunca, diğer devletler olunca Twitter çıkıyor, özgürlükten bahsediyor. Belli ülkelerde Twitter iş birliği yapıyor, kanunlara uyuyor. Ama belli ülkelere gelince kanunları çiğniyor. Hiç kusura bakmasın, biz üçüncü dünya ülkesi değiliz. Twitter da Facebook da Youtube da Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'na, yasalarına saygı göstermek zorundadır."
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, mitingin sonunda Dombra şarkısının sahibi Arslanbek Sultanbekov'u sahneye çağırarak büyük bir sürpriz yaptı. Başbakanımızın davetiyle sahneye gelen Sultanbekov, Erdoğan'la birlikte el ele milyonları selamladı.
Sabah saatlerinden itibaren İstanbul'un dört bir yanından gelen vatandaşlarımız, meydanı bir baştan diğer başa ellerinde bayraklarla doldurdular. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanının İDO Feribot İskelesi tarafında, 100 metrekarelik platform hazırlandı. Platformun iki yanında Başbakanımız Erdoğan'ın "Daima millet, daima hizmet" ve "Yeni Türkiye yolunda Bi'daha İstanbul" yazılarının bulunduğu fotoğrafları yer aldı. Platformun yanına, vinçlerle Türk bayrağı, Atatürk ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dev boyutlu fotoğrafları ile AK Parti logosu bulunan flama asıldı. Alanın dört bir yanına da İBB Başkanımız Kadir Topbaş ile ilçe belediye başkan adaylarımızın büyük boy fotoğrafları yerleştirildi. Çeşitli noktalarına görüntü ve ses sistemleri kurulan alanda, mobil WC ve mescit de yer aldı. Miting alanında 40 civarında ambulans ve sağlık ekipleri ile İstanbul İtfaiyesi'ne ait araç hazır bekletildi.